AYLIK REHBERLİK BÜLTENLERİ

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

 Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu 

Dikkat Eksikliği – Hiperaktivite Bozukluğunun temel belirtileri aşırı hareketlilik ,  dürtüsellik ve dikkat eksikliğidir. Başlangıç yaşı 3-4 olarak gösterilse de ,belirtiler daha küçük yaşlarda izlenebilir. Bebekliklerinde , ana-babalar tarafından huzursuz, uykusuz ,güç bir bebek olarak tanımlanır. Farklı türdeki davranış ve uyum sorunları ,yetişkinlik döneminde de sürebilir.

   Dikkat eksikliği ve Hiperkaktiivite bozukluğu gösteren çocuk aşırı hareketlidir. Çoğu zaman elleri , ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur. Korkusuzca hareketler yapan, sık yaralanan, meraklı, inatçı olan çocukların aileleri kendilerini çaresiz hissederler. Tüm bunlara uyku sorunu ,tuvalet eğitiminde zorlanma gibi etkenler de eklenirse aradaki ilişki iyice bozulur.

   Dikkat etme ve dikkat sürdürme konusunda güçlük çeker. Çoğu zaman dikkatini ayrıntılara vermez. Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuğunuzu davranışını anında değerlendirin ve ona tepkide bulunun. Verdiğiniz yanıttan çok (övgü, fiziksel yakınlık , özel bir yiyecek), zamanlama önemlidir. Önemli olan tepkinin ,davranışın hemen ardından gelmesidir.

   Daha sık geribildirimde bulunun ve davranışının sonuçlarını yansıtın. Olumlu davranışlarına odaklanın ve her olumlu davranıştan sonra ona sevdiği ödüller verin.  Ceza vermekten çok yaptığı olumlu davranışı takdir edin.

    Okula ilk başlayan çocuklarda sırada oturma, dersi izleme , yazı yazmada zorluk gibi sorunlar görülebilir. Ancak bu sorunların bir – iki hafta içinde düzene girmesi beklenir. Dikkatini toparlamakta zorlanan çocuk dersi dinlemekte zorluk çeker. Bu zorluk nedeniyle bazı çocuklar derste oturur görünmekle birlikte , hayal dünyasına dalar gider. Bazıları ise yanındakiyle , arkasındakiyle konuşmaya , eşyalarla oynamaya , karalamalar yapmaya yönelir.

   Ev ödevlerine başlamakta ve bitirmekte sıkıntı , uzun sürmesi ,öğrenileni çabuk unutma, eşyaları kaybetme ,sınavlarda basit hatalar yapma gibi bulgular vardır. Dinlemiyormuş gibi durması , birkaç seslenmeden sonra bakması tepki görür. Dürtüsellikleri nedeniyle hızlı ve uzun konuşmalar sık söz kesmeleri, sıra bekleyememeleri , arkadaş ilişkilerinde sorunlar sık görülür.

     Tutarlı olun. Zaman içinde ,çocuğunuzdan beklentileriniz konusunda , iyi veya uygunsuz davranışlara tepki verme konusunda  tutarlı olmayı başarmalısınız. Tutarlı olmayı sürdürdüğünüz takdirde , bir iki hafta içinde değişimlerin başladığını görebilirsiniz.

 

DİKKAT EKSİKLİĞİ BELİRTİLERİ

  1. Ayrıntılara dikkat etmekte zorluk  ya da okul, iş ve diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapma
  2. Dikkat gerektiren görevler ya da işlerde dikkati sürdürme güçlüğü
  3. Birsiyle yüz yüze konuşurken dinlemede güçlük çekme
  4. Okul ödevlerinde  veya verilen görevleri bitirmekte zorlanma , verilen yönergeleri izlemekte zorluk çekme ( yönergeleri anlama güçlüğüne ya da inatlaşmaya bağlı değildir.)
  5. Görevleri etkinlikleri düzenleme güçlüğü
  6. Uzun zihinsel çaba gerektiren işlerden kaçınma , bu işlerden hoşlanmama ya da bu işlerden hoşlanmama ya da bu işlere karşı isteksizlik
  7. Görev ve etkinlikler için gereken eşyaları kaybetme
  8. Dikkatin kolayca dağılması
  9. Günlük etkinliklerde unutkanlık

Sınıflama sistemine göre , bu dokuz belirtiden altısı varsa kişide Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu vardır.

 

Psikolog Eda ATALAR YAŞAR

AYLIK REHBERLİK BÜLTENLERİ

Neden Anaokuluna Gitmeli?
Neden Anaokuluna Gitmeli?

Okul öncesi eğitim için hazır olma yaşı her çocuk için aynı değildir. Ancak genel olarak anaokuluna başlama yaşının 2-4 yaş arası olduğu söylenebilir.

Gelişimsel olarak bazı çocuklar 2 yaşında, bazı çocuklar da 3-4 yaşında anaokuluna başlamak için hazır olabiliyor.

Annenin çalışması nedeniyle daha önceden anneden ayrı kalmaya alışık olan, ihtiyaçlarını konuşarak veya başka biçimlerde ifade edebilen, basit komutları izleyebilen, yürüme ve koşma gibi kaba motor fonksiyonları gelişmiş olan çocuklar hangi yaşta olurlarsa olsunlar, anaokuluna başlayabilirler.

Konuşma, yeme, hırçınlık, saldırganlık, büyüklerden ayrılamama, aşırı hareketlilik gibi sorunları olan çocukların anaokuluna gitmeleri de özellikle tavsiye edilebilmektedir.

Kaygılı anne-babalar… 
Unutmayın ki çocukların yeni ortamlara uyum yeteneği çok yüksektir. Onun bu uyum yeteneğinin anne-babalar tarafından engellenmemesi gerekir. 

Aileler çocuklarını kreşe başlatma kararı verdiğinde, çocuktan önce anne-baba olarak kendilerinin buna gerçekten hazırlanması ve kararlarından emin olması gereklidir. 
 
Anne-babalar çocuğun kreşe başlatma kararı konusunda ne kadar rahat olursa, çocuklar da, kendileri de o kadar az sorun yaşarlar. Anaokuluna başlamadan önce çocukla okul hakkında bol bol konuşmak, anaokullarında sıklıkla yapılan faaliyetleri çocuğa yavaş yavaş tanıtmak önemlidir. Örneğin evde makasla kağıt kesmeye ve boya kalemlerine alışkın bir çocuk, anaokulunda da aynı kağıt ve boyaları görünce rahatlar. Anne-babaların çocuğunuzun önemli bir adım atmakta olduğunu kabul etmeleri ve onu desteklemeleri önemli olmakla birlikte, farkında olarak veya olmayarak, bu değişiklik konusunun üzerinde çok fazla durmaları, yaşayacağı değişikliği çok fazla vurgulamaları da çocuğun kaygısını artırabilir.
Küçük çocukların anne-babaların verdiği sözel olmayan sinyalleri okumakta usta oldukları unutulmamalıdır. Bu nedenle eğer anne-baba onu kreşe başlattığı için suçluluk duyuyor ya da nasıl onu kreşe bırakıp çıkacağı konusunda endişe hissediyorsa, büyük olasılıkla çocuk da bunu hissedecektir. Çocuğun kreşe rahat bir şekilde uyum sağlaması ve burada mutlu olması için öncelikle anne-babanın bu konuda kararlı, rahat ve emin davranması çok önemlidir.

Çocuğu kreşe gönderme kararı konusunda anne-baba ne kadar sakin ve emin davranırsa, çocuk da kendini o kadar güvende hissedecektir. Anne-babanın en ufak bir güvensizlik ya da tereddüdü ise çocuğun güvensizlik hissini ve kaygısını şiddetlendirecektir.

Hiç evden ayrılmamışsa

Hiç ayrılık yaşamamış çocuğun aniden farklı bir ortamda yalnız kalması endişe ve kaygıyı fazla hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle çocuğun kısa süreli ayrılıklara alışması için önceden hafta sonu bir yakınına bırakılması, gün içinde belli saatlerde evde ya da başka bir ortamda anneden ayrı biriyle kalması tavsiye edilir.

Çocuğunuz çekingense
Çekingen çocuklarda öğretmen yardımı olmadığında çekingenlik ve güvensizliğin artması gözlenebilir. Bu gibi durumlarda öğretmenle işbirliği yapılarak, çocuğun kendini ifade etmesinin sağlanması önemlidir.

Yeni bir ortama girildiğinde, kişide belli bir düzeyde kaygı oluşması yalnızca çocuklara has değildir; yetişkinlikte de bu yaşanan bir durumdur. Bu, zamanla aşılabilecek bir şey olduğu gibi, aşılmasına yardımcı olacak şey de evden ayrılmaya çocuğu hazırlamaktır.
 
Anaokuluna başlama gibi çok önemli bir kararının çocuğun anlık isteklerine bakılmaksızın anne-baba tarafından verilmesi gerekir. Çocuğun istemediği takdirde okuldan alınacağını bilmesi veya bunu sezmesi, okula uyumunu ve düzenli devam etmesinin sağlanmasını zorlaştırır, hatta bazı hallerde imkansız hale sokar. Bu nedenle, anaokulu ile ilgili önemli bir sorun ya da hastalık durumu olmadığı sürece okuldan ayrılmasının söz konusu olmadığı çocuğa anlatılmalıdır. 
Çocuk anaokulunda, sosyal olarak paylaşmayı, sıra beklemeyi, kurallara uymayı, karşılıklı konuşmayı, oyun kurmayı, yaşıtları ile çıkan çatışmaları çözmeyi, kendini korumayı ve diğer çocukların haklarına saygı göstermeyi öğrenir.

Anaokullarındaki kesme, yapıştırma, boyama, kalem kullanma gibi faaliyetlerin düzenli olarak yapılması ise çocukların ince motor becerilerini geliştirir. Ayrıca koşma, zıplama, fırlatma, tırmanma gibi faaliyetlerle de kaba motor fonksiyonlarını kullanır ve geliştirir.

Canlandırma, taklit ve hayali oyunlar sayesinde hayal gücü gelişir. 

Arkadaşları ve öğretmenleri ile konuşmak dil becerilerini geliştirir.

Okulumuz çocuklarımızın kendilerine özgü yeteneklerini ortaya çıkarmak, özgüven ve sorumluluklarını bilen bireyler yetiştirmek yolunda işleyiş göstermektedir.